Ortadoğu’da Osmanlı sonrası başlayan istikrarsızlık bir asırdan beri devam etmektedir. Üçkıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası Siyonistler ve işbirlikçimaşaları bölgeyi adeta kan gölüne çevirdiler. Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci DünyaSavaşı’nda yenilmesinin..
Ortadoğu’da Osmanlı sonrası başlayan istikrarsızlık bir asırdan beri devam etmektedir. Üç
kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun dağılması sonrası Siyonistler ve işbirlikçi
maşaları bölgeyi adeta kan gölüne çevirdiler. Osmanlı İmparatorluğu’nun Birinci Dünya
Savaşı’nda yenilmesinin ardından Filistin toprakları olarak bilinen bu bölgenin kontrolü
İngiltere’nin eline geçti. Ve yüzyılı aşkın süredir bu topraklarda ölüm ve kan hep bir nefes
kadar yakın oldu burada yaşam süren insanlara… ‘Vadedilmiş Topraklar’ diye kendilerine
imansız bir inanç yükleyen Siyonistler, ‘Büyük Ortadoğu Projesi’ni yani büyük İsrail’in
kurulması hedeflerini hızlı adımlarla yaklaşmaktalar. Filistinlilerin haklarını hiçe saymakta
ısrar eden ve 1947’den beri yüzlerce Birleşmiş Milletler kararını çiğneyen İsrail’in
uluslararası dokunulmazlığı nedeniyle her türlü zulmü yapmayı kendine hak saymaya devam
etmektedir. Ayrıca Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun Gazze’de ki vahşeti görmezden
gelmesi de ayrı bir oyun… 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ndeki Filistinli sivillerin temel
altyapısını, okul, hastane, cami vb. sosyal yaşam alanlarını yok ederek adeta soykırım yapan
İsrail; uluslararası insani hakları ihlal ederek zorla yerinden edilme ve başka yere nakledilme
planını devreye sokarak Gazze topraklarını topyekûn işgal girişiminde bulunmuştur. Kirli
emellerini ve planlarını bir bir sahneleyen İsrail, ABD’nin açıktan desteğini alarak önce
Gazze sonrasında Suriye’nin güneyi ile Golan tepelerini işgal ederek bölgedeki enerji
kaynaklarına çökecek. Akabinde Lübnan’ın liman şeridini işgal edip ‘İpek Yolu’ ticaretini
eline geçirecek. Ve ABD’nin korkulu rüyası Çin’e bu şekilde gözdağı verecek. ABD ve
bileşenlerinin Suriye’de kendilerine en büyük rakip olan Rusya’yı Ukrayna Savaşı ile hem
oyalamakta hem de ekonomik olarak çökmesine zemin hazırlamaktalar. Bunu fırsat bulan
ABD-İsrail tayfası Suriye’nin kuzeyinde bebek katli PKK/YPG/PYD terör örgütünün işgal
ettiği bölgelerde bir terör devleti kurmayı hedeflemekteler. Bu terör devletini meşrulaştırmak
için bunun adına Kürt Federe Devleti diyecekler. ABD seçimleri yaklaşıyor ve
kaybedeceğini bilen mevcut Başkan Joe Biden giderayak dünyayı kan gölüne çevirecek. ABD
yönetimi Suriye’de askeri üslerimiz vuruldu yalanları ile İran’a savaş açma olasılığı çok
yüksek. ABD, 7 Ekim’den sonra askeri ile donanması ile İsrail’e konuşlandı. Ve artık
kararları İsrail değil, ABD alacak. ABD yönetimi ne derse o olacak ve İsrail hükümeti artık
kukla bir yönetim olarak sadece şeklen olacak. ABD bu saatten sonra Akdeniz’e demir attı ve
çıkması pek mümkün gözükmüyor. Uluslararası anlaşmalara aykırı olmasına rağmen Güney
Kıbrıs Rum Kesimine Almanya özel birlikleri ve İngiliz askerleri yerleşiyor. Orta Doğu’daki
işgalcilerin amacı sadece enerji ve petrol de değil. Amaç İsrail’in güvenliğinin sağlanması
maskesi altında bölgede yeni oyun kurucular ile yeniden kendilerine göre bölgeyi dizayn
etmektir. Yanı başımızda yaşanan bu hadiselere karşı en çok ses çıkaran ülke Türkiye
Cumhuriyeti Devleti’dir. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk
Havalimanı’nda düzenlenen ‘Büyük Filistin Mitingi’nde yaptığı açıklamalar çok şeyi açıkça
ifade etmektedir. İşte o konuşmalarından bir kesit: ‘‘Ufkumuzun uzandığı her yerde
kalplerini ve gözlerini bize çevirmiş kardeşlerimizin derdi ile dertlendiğimiz yardım eli
uzattığımız gerektiğinde sınırlarımızı açtığımız kardeşlerimize yaptığımız gibi Gazze için de
bugün olduğu gibi kıyamdayız. Kırım’dan Karabağ’a, Bosna’dan Kerkük’e, Filistin’den
Türkistan’a, Afganistan’dan Çeçenistan’a pek çok coğrafya için biz gözyaşı döktük.
Ömrümüz boşuna geçmedi. Bugün birileri Gazze’yi uzakta, çok uzakta bizimle hiç alakası
olmayan bir yer gibi görüyor hatta bunu açıkça söylüyor. Halbuki bir asır önce bu millet
için bu ülke için Adana neyse Gazze de oydu. Tıpkı Mardin neyse Musul’un, Gaziantep
neyse Halep’in o olduğu gibi Gazze de vatan topraklarının ayrılmaz sandığımız bir
parçasıydı. Nereden nereye geldik? Çanakkale Şehitliği’ne yolunuz düştüğünde mezar
taşlarının üzerindeki isimlere ve şehirlere iyi bakın. Orada Balıkesirliyle Şanlıurfalının
olduğu gibi Gazzeliyle Üsküplünün yan yana yattığını göreceksiniz…Zulüm karşısında her
zaman mazlumun yanında yer almış bir milletiz. Karşımızda Kudüs işgal ettiğinde bu kutlu
beldenin fatihlerinden Sultan Selahaddin’in türbesine gidip bin yıllık kinlerini
kusanların siyaseti var. Karşımızda son iki asırdır bizi siyasi, coğrafi, sosyal, ekonomik
olarak adeta dilim dilim doğrayanların kapanmamış hesapları var. Bu basit gerçeği,
gafletten anlamayarak veya ihanetle örtmeye kalkarak gavurun kılıcını çalanların
hakikatleri ters yüz etmesine izin vermeyeceğiz. Ey Batı, size sesleniyorum: Siz, yeniden bir
hilal-haçlı mücadelesi mi estirmek istiyorsunuz? Eğer böyle bir gayretin içindeyseniz biliniz
ki bu millet ölmedi. Bu millet dimdik ayakta. Ve yine aynı şekilde aynı kararlılıkla Libya’da
neysek Karabağ’da neysek bilesiniz ki Orta Doğu’da da oyuz.’’
Dr.İmbat MUĞLU
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)